Fransız yapımı film, suç işlemeye yatkın bir adamın tuhaf dünyasına odaklanıyor. İşçi olarak çalışan Pierre Tardieu, hasta babası ile birlikte yaşamaktadır. Diğer yandan çocukluk anılarına saplantılı olan Pierre, kendisini annesi ile bir plajda hayal etmekten kurtulamamaktadır. Varlığını gerçek anlamda hissetmek için birilerini öldürmesi gerektiğini düşünmeye başlar. Bir gün, bir kitapçıda Laure adında piyanist bir kadınla tanışır ve ona aşık olur.

Dört arkadaş içlerinden birinin doğum gününü kutlamak için şehirden uzak bir kır evine gitmeye karar verir. Ormanın içinde ücra bir eve giden arkadaşlar, salgının harap ettiği bir şehir ve onu takip eden yağmacılarla ilgili hikayeler anlatan gizemli bir adamla karşılaşırlar.

İnançlarıyla ilgili sorunları olan Peder Philip Lamont, Pazuzu’yu Regan MacNeil den çıkarmaya çalışırken ölen Peder Merrin’in ölümünü araştırmakla görevlidir. Bu arada Regan hiçbir sorun göstermemektedir ancak psikologlar tarafından izlenmeye devam etmektedir. Psikiyatrist Jean Tuskin, Regan’i hipnoz edip şeytan çıkarma ile ilgili anıların kaybolmadığını görür ve Peder Lamont’tan yardım ister.

Büyük şehirde yaşayan on altı yaşındaki Hendrik, annesinin onu ve küçük kardeşi Eddiyi de alıp Avusturyanın güneyindeki bir köye taşınacağını öğrendiğinde çok üzülür. Bu da yetmezmiş gibi, köyün yerlileri ailece yaşayacakları yeni evden çekinmektedir. Yıllar önce bir anne bu evde iki oğlunu zehirlediğinden beri eve hayaletlerin musallat olduğunu söylerler. Uyurgezer Eddi duvarlara tuhaf semboller kazımaya başlayınca Hendrik ve arkadaşları bu tüyler ürpertici evin sırrını çözmek için bir maceraya atılır.

Kolay yoldan para kazanma hırsıyla adeta gözü dönen Hakan, bu hırsıyla arkadaşlarını da etkilemiş, define bulabilmek amacıyla Boyabat Kalesi'ne kadar onları peşinden sürüklemiştir. Ancak yaptıkları bir hata, hepsini felakete sürükleyecektir.

Gözlerini açtıklarında karınlarını birbirine dikilmiş hâlde bulan iki yabancı, içinde bulundukları korkunç durumun ardında kimin olduğunu öğrenince daha da şaşkına döner.

Nell (Keira Knightly), Simon (Matthew Goode) ve oğulları Art (Roman Griffin Davis), aile üyelerinin ve arkadaşlarının katılacağı görkemli bir Noel yemeği düzenlerler. Ancak bu coşkulu parti, herkesi öldürecek bir sisin etrafı sarmasıyla adeta kıyamet gününe dönüşür.

Jessica henüz genç yaşında kocasını kaybetmiş ve büyük bir yıkıma uğramıştır. Kocasının yokluğuna alışma konusunda çok zorlanan genç kadın, çektiği acının üstesinden gelebilmek için yaşadığı şehirden uzaklaşmaya karar verir. Kendine yeni bir hayat kurmak için büyük çaba göstermektedir. Fakat yeni taşındığı şehirde, başına beklenmedik bir şey gelecektir…

İnsanlardan uzakta, dağların tepesinde El Senor adında bir vaiz bir topluluğu yönetmektedir. Bir gün yeni mesih olduğu düşünülen bir çocuk gelir ve topluluk onun kurtuluşları olacağına inanır. Çok geçmeden toplulukta her şey değişir ve insanlar, sevginin doğasını, zevki ve iç özgürlüğü merak etmeye başlar.

Yedi uyumsuz öğrenci, giderek büyüyen bir acımasız vahşiler çetesine karşı bir araya gelmelidir. Gruptakilerin birbirine olan güveni acımasız ve korkunç bir hayatta kalma mücadelesi ile test edilir. Birbirlerini öldürmeden bu cani zombi yaratıkları yok etmelidirler.

“Üç gün içinde öleceksin!” Nina ve arkadaşları aldıkları bu cep telefonu mesajının aptalca bir şaka olduğunu düşünürler. Ancak Nina’nın erkek arkadaşı ertesi sabah, ayaklarına beton bir blok bağlı şekilde göle atılmış olarak bulunur. Nina’nın bir başka arkadaşının da vahşi bir saldırıya uğraması ile gençler hayatlarının tehlikede olduğunu fark ederler. Nina ve arkadaşları ölüm listesindedir. Peki ama neden? Nina peşlerindeki kana susamış katilin kimliğini açığa çıkaracak bir ipucuna ulaşır. Ancak her geçen an ölümlere bir yenisi eklenmekte ve her geçen cinayet bir öncekinden daha vahşi bir biçimde işlenmektedir.

Her şey klasik bir aile tatili ile başladı... Cleveland’ly bir polis dedektifi olan “Big Bob” Carter ve sevgili eşi Ethel’in evlilik yıldönümleridir. Ve kutlamak için tüm aile birlikte California’ya gitmeye karar verirler. Böylece tüm aile uzun yolculuğun tadını çıkaracak ve birlikte olacaktır. Fakat hiç kimse bu toplu yolculuktan çok da fazla hoşnut değildir... Büyük kızları Lynn yeni doğmuş bebeği için bu uzun yolculuktan dolayı endişe duymaktadır. Kocasy Doug ise sevgili kayınpederi ile arasındaki anlaşmazlıklardan hoşnut değildir. Küçük kızları Brenda arkadaşlarını bir aile gezisi için geride bırakmış olmaktan mutsuzdur. Bobby ise ailenin iki Alman Kurdu köpeği ile herşeyden daha çok ilgilidir... Hep birlikte bir karavan ile batıya yönelen bu kalabalık aile onları nelerin beklediğinden habersizdir.

Lena Klammer, Rusya’da kapatıldığı akıl hastanesinden kaçarak Amerikalı zengin bir ailenin kaybolan çocuğunun yerine geçer. Bu şekilde Amerika’ya getirilen Lena, Esther adını alarak ailenin bir parçası olur. Fakat Lena’nın planları, ailesini ondan korumak için her şeyi yapmaya göze alan anne Tricia yüzünden riske girer.

Zamanla birbirlerinden uzaklaşmış iki kız kardeş, şeytani etki altındaki ölülerin istilası altında kaldıklarında, hayatta kalabilmek için birlikte farklılıklarının üstesinden gelmek zorunda kalır.

Jester: İntikam Gecesi, kasabalarını terörize eden varlıktan kurtulmanın yolunu arayan iki kız kardeşin hikayesini konu ediyor. Jester olarak bilinen kötü niyetli bir varlık, Cadılar Bayramı gecesinde küçük bir kasabanın sakinlerini terörize eder. Babalarını kısa süre önce kaybeden, yıllardır görüşmeyen iki kız kardeş, bu kötü varlığı yenmenin bir yolunu bulmak için bir araya gelir. Çok geçmeden kardeşler, yalnızca karanlık geçmişlerindeki yanlışları nasıl düzelteceklerini çözerek hayatta kalabileceklerini fark ederler.

Amerikalı genç bir kadın, rahibe olup yemin etmesinin ardından göreve başlamak üzere Romadaki bir kiliseye gönderilir. Ancak oraya ulaştığında inançlarını sorgulamasına neden olan bir karanlıkla karşılaşır ve kötülüğün vücut bulmuş halinin doğuşunu bekleyen korkunç bir komployu ortaya çıkarır.

Korku Sokağı Üçlemesi 2. Kısım, 1978 yılında yaşanan olaylara odaklanıyor. Camp Nightwing tatil kampı, Sunnyvale'den gelen gençler ve perişan Shadyside kasabasından gelen gençler ve çalışanlarla dolar. Ancak kasabanın geçmişinden gelen dehşet ortaya çıktığında kendilerini korkunç olayların içinde bulur. Gençler, yaşanan olayları çözüme kavuşturmak için birlikte hareket etmek zorunda kalır.

Amanda adında bir kadın, yaralı bir şekilde evinden uzakta bir sokakta yatmaktadır. Onu, tesadüfen David adında bir genç bulur. Hiçbir şeyi hatırlamayan Amanda, David’in yardımıyla kim olduğunu hatırlamaya çalışır.

The Turning, ebeveynlerini yeni kaybeden iki kardeş ile ilgilenmesi için işe alınan genç bir kadının hikayesini konu ediyor. Flora ve Miles, ebeveynlerini kaybeden iki kardeştir. Flora ve Milesın yeğeni, çocukların sorumluluğunu üstlenir ve onlarla ilgilenmesi için Kate adında bir kadını işe alır. Genç kadın, çocuklarla ilgilenmek için vakit kaybetmeden konağa yerleşir. Alışmaya çalıştığı ürkütücü konakta tuhaf durumlarla karşılan Kate, bir süre sonra hem çocukların hem de konağın karanlık sırlarla dolu olduğunu ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını keşfeder.

Dünyanın dört yanında fırtınalar koparan ve kendine has hayran kitlesi ile gişesini katlayan Paranormal Activity serisinin dördüncü filminin yönetmenliğini Ariel Schulman ve Henry Joost üstleniyor. Gerilimin dozunun yüksek olduğu filmde Kaite ve Hunter'ın ikinci filmden sonra başladığı yeni hayata gidiyoruz. Olayların şokunu henüz üzerlerinden atamayan ikili yeni bir eve taşınıp temiz bir sayfa açmayı diliyorlar. Ancak lanetli geçmişleri burada da peşlerini bırakmıyor. Kaite ve Hunter'ı ziyaret eden yeni komşuları da bu evde yaşanan kimi gerçeküstü olaylardan nasiplerini almaya başlıyorlar.

Dabbe serisi korku filmi seven kişiler için izlenmesi gereken bir film serisidir. Türk yapımı olan korku filmlerine karşı bir takım insanlar ön yargılı davransa da bir takım insanlar da çok fazla bu filmlerin tutkunudur. Dabbe serisini izlemeye serinin başka herhangi bir filminden başlayıp birinci olan filmden başlamayan kişiler için birinci olan film pek fazla beğenilmeyebilir. Fakat ilk film ilk vizyona girdiğinde büyük etki yaratmış olsa da diğer filmlerin yanında sönük kalsa da güzel bir filmdir.