Ella, kız kardeşinin düğünü için çocuklarıyla birlikte memleketine gitmek üzere yola çıkar. Doğup büyüdüğü küçük ve ücra köy, o gittiğinden beri çok değişmiştir. Uzun zaman önce köyü terk eden gençlerin geride bıraktığı çoğu yaşlı anne babaları, görünüşe göre dünyanın geri kalanının umrunda değildir. Düğün gecesinde bu küçük kasabada kopan dev fırtınanın ardından, bir huzurevinin sakinleri tuhaf davranışlar sergilemeye başlar. Bir grup yaşlı huzurevi sakini, iri yarı bir emeklinin önderliğinde akılalmaz bir vahşetle bakıcılarına saldırmaya başlar. Elektrik kesintisinin ardından güvenlik kapılarını kırıp kaçarlar ve bu yağmurlu, soğuk havada kasabaya dağılırlar. Müzik onları düğünün olduğu yere çeker ve Ella, ailesinin hayatını kurtarmak için savaşmak zorunda kalır.

Mustafa ve eşi Salwa, birbirinden sadece 200 metre uzaklıkta olan ancak duvarla ayrılmış iki Filistin köyünde yaşar. Bu alışılmadık yaşam koşulları, normalde mutlu olan evliliklerinde sıkıntı yaşamaya başlamalarına neden olur. Ancak ne olursa olsun çift bu sorunun üstesinden gelmeye çalışır. Her gece balkonun ışıklarının yakarak diğer tarafta yaşayan çocuklarına iyi geceler dileyen Mustafa, bir gün kötü bir telefon alır. Oğlunun kaza geçirdiğini öğrenen Mustafa, karşı tarafa geçmek için zorlu bir mücadeleye girişir.