Phileas Fogg ve Passepartout, Paris'e gitmek üzere buharlı gemiyle yola çıkarlar. Fogg, "Londra Kulübü"nde dünyanın çevresini 80 günde dolaşabileceğine dair bir iddiaya girmiştir. Yolculukları sırasında değişik ülkelere uğrayacaklar, 19. yüzyılın tanınmış figürleriyle karşılaşacaklardır. Kimi zaman iddia sonucu yaptıkları yolculuk bir kaçışa dönüşür...

Ork savaşçılarının ülkeleri yok olmuştur ve hayatta kalanlar yeni bir koloni oluşturmak amacıyla, Azeroth krallığının eteklerine gelirler. Azeroth krallığı barışçıl ortamdan yana olsa da eşikteki bu savaş kaçınılmazdır. İki dünyayı birleştiren kapı açıldığında, bir ordu yıkım bekler, diğeri de yok olma ihtimaliyle karşı karşıyadır. Bu karşıt gruplardan iki kahraman, ailelerinin, halklarının ve ülkelerinin kaderini belirleyecek bir çatışma yoluna girerler.

İnsanlar bir şey hatırlamak istediklerinde Nick Bannister'ın (Hugh Jackman) ofisine gelir ve Bannister da kendileriyle neredeyse bir psikolog gibi ilgilenir. Geçmişimizdeki tüm dosyalar aklımızda saklanıyor ama asıl soru bizim bunlardan hangilerine erişebildiğimiz. Bannister'ın yeteneği, doğru soruları sormak ve küçük bir ücret karşılığında yeniden hatırlamak istediğiniz anıları bulmaktır. Bir gün ofisine çok küçük bir isteği olan gizemli bir kadın (Rebecca Ferguson) gelir. Kadın kaybettiği anahtarların yerini bulmak istemektedir. Bannister çok geçmeden bu kadınla bir ilişkiye başlar ama ilişkileri kadının ortadan kaybolmasıyla son bulur. Onu bulmak için Bannister'ın kendi anılarında gezinerek kadının verdiği ipuçlarını toplamaktan başka çaresi yoktur.