Sessiz, metanetli bir adam, kendi kendine sürgünde keşiş benzeri bir yaşam sürüyor. Ayrı yaşadığı oğlu kötüye giden bir uyuşturucu ticaretinde öldürülünce, var olduğunu hiç bilmediği bir torununa bakmak zorunda kalır ve geride bırakmaya çalıştığı bir hayata geri dönmek zorunda kalır.

Mars’a ilk insanlı görevin son gününde, Tantalus Base’in bir ekip üyesi inanılmaz bir keşif yaptığına inanır, bakteriyel hayatın fosilleşmiş kanıtı. Tüm ekibin bu keşiften nemalanmasını istemeyince, emirlere karşı gelir ve daha fazla numune toplamak için izinsiz bir keşfe çıkar. Ancak rutin bir kazı işi, gözenekli toprak çökünce felakete dönüşür ve kendisi derin bir çatlağa düşerek ölümün kıyısına gelir. Mahvolan iş arkadaşları bedenini iyileştirmeye çalışır. Ancak keşfettikleri yaşam formunun da henüz ölü olmadığından şüphelenmeye başlarlar. Grup ayrı düşmeye başlarken, tek umutları gemileri Aurora’nın gelmesinin yakın olmasıdır...

Artık konuşan bebek Mikeynin küçük bir kız kardeşi var. Üstelik de, Mikey tam Mollieyi ideal baba olarak gördüğü Jamesle bir araya getirmişken. Bebek Julie doğduktan sonra, Mikey de kendini pabucu dama atılmış bir çocuk gibi hissetmeye başlıyor ve komik olaylar ailenin peşini bırakmıyor.

Dedektif John Hobbes, önceden bildiği suçluyu arıyordu... Ama çoktan yakalanmış ve ölmüştü...Cinayet dedektifi John Hobbes (Denzel Washington) kalabalık kaldırımda katilin peşine düşer. Orada: küçük, orta yaşlı bir kadın. Hayır, bekle: katil kadının yanındaki ürkek adam. Şimdi de bir başkası. Hepsi veya hiçbiri olabilir. Çünkü Hobbesin aradığı katil bir insandan diğer insana bir dokunuşta geçen kötü bir ruhtur. Hobbes Fallenda görünüşte ölümsüz düşmanı sinsice takip eder. Bu yaşlı kötü adam, akıllı ve inatçı adamla tüm kozlarını oynamak için yüzyüze gelir.