İsmet ölmüştür ve cenazesi için ailesi ve kasaba halkı toplanır. Eve gelen imam cenazenin ikindi namazına kadar defnetmeleri gerektiğini aileye söyler ancak İsmet’in kardeşi geç kalacağı için defin işlemi için beklemeye karar verirler. Bu sırada aile kendi içinde mirası nasıl bölüşeceklerini konuşur. Kimsenin bilmediği İsmet’in başka bir kadından olan çocuğu da gelince işler iyice karışır. Sefa ve Eyüp bu durumu anneleri Şerife’ye belli etmemeye çalışır. Tam işler düzen almıştır ki İsmet’in sevgilisi Ajda da eve gelir. Mirastan pay isteyen Ajda, payı alamadığı takdirde herkese her şeyi açıklayacağını söyler.

Bir reklam yazarı olan Filiz, patronu Ferhat Bey'in ona verdiği iş nedeniyle bir çikolata reklamı için metin yazmak zorundadır. Filiz, bu görevi yerine getirmek amacıyla çocukluğunun geçtiği Ordu'ya gider. Filiz, çocukluk arkadaşı Eşref ve onun ailesinin yardımıyla çalışmaya devam eder. Filiz'in İstanbul'dan arkadaşlarının gelmesiyle birlikte köyde ilginç bir olaylar serisi başlar.

Tecavüz, taciz ve benzeri cinsel suçlardan hüküm giyenlerin kaldığı koğuşlara, hapishane jargonunda 'damat koğuşu' denmektedir. Bu koğuşlardan birine tecavüz suçlamasıyla getirilen Yusuf, burada hayatın ne kadar zor olduğunu, dayak, işkence ve diğer mahkumların yarattığı korkunun nasıl sıradan bir unsur olduğunu her gün biraz daha fazla görecektir.

Türkiye’de ilk kez bir kadın komedi oyuncusu kendi yazdığı karakteri beyazperdeye taşıdı. Deliha, biraz deli, çok matrak ve sahiden temiz kalpli bir genç kadının aşkı bulmaya çalışırken başından geçen komik olayları anlatıyor. Senaryosunu Gupse Özay’ın yazdığı filmde Deli kız Zeliha’nın hikâyesi arkadaşlarıyla falcıya gitmesiyle başlıyor. Yakışıklı Cemil ve erkek kardeşi Cemal o gün mahalleye bir fotoğrafçı dükkanı açıyor ve işler karışıyor.