20. yüzyılın ilk yarısında İngiliz sömürgesi altındaki Hindistan'da geçen film, bağımsızlık mücadelesi için İngiliz yönetimine karşı "Pasif Direniş"i örgütleyen Mahatma Gandhi'nin hayatından bir kesit anlatıyor. En iyi biyografik çalışmalardan biri olarak kabul edilen Gandhi, 11 dalda aday olduğu Oscar ödüllerinden "en iyi film" ve "en iyi yönetmen" dahil tam 8 ödülle döndü. Gandhi rolünde sinema tarihinin en iyi performanslarından birine imza atan usta oyuncu Ben Kingsley'nin ise "en iyi erkek oyuncu" dalında heykelciğe uzanmasıysa pek zor olmadı. Cenaze sahnesinde yaklaşık 300.000 kişinin yer almasıyla da bir film sahnesinde yer alan en kalabalık insan sayısı rekorunu da elinde bulunduran film, çarpıcı sahneleriyle hafızalardan silinmeyecek bir yapıt. Hindistan bağımsızlık hareketinin lideri Gandhi'nin gerçek hayatından sinemaya aktarılan bu gerçekçi yapım, ülkemizde yıllarca yasaklanmış ve gösterime girememişti..

Burası Karadeniz’dir, burada aşkın, nefretin, neşenin, tutkunun Karadenizcesi, en absürdü yaşanır… Hepsi ayrı bir inatçı keçi olan kadınların erkekleri diz çöktürme çabaları ve erkeklerin kadınları abluka altına alıp direnişlerini kırma çabaları karadenize has bir şekilde işlenmektedir..

20. yy başlarında geçen filmde, genç bir adam olan Ali, devlet tarafından mühendislik eğitimi alması için Fransa’ya gönderilir. Eğitimini almasının ardından kimliğine yabancılaşarak ülkesine dönen Ali, katıldığı bir Jön Türk toplantısında tutuklanır. Bir kasabaya sürgün edilen Ali, burada öğretmenlik yapmakla görevlendirilir. Kasabada cahil olarak gördüğü insanlarla yaşamak zorunda kalan Ali, bu süreçte küçüksediği değerlerle yüzleşir.

İlk filmin kahramanları, hayatlarına ve maceralarına bu filmde de devam ediyorlar. Yaprak ve Ali, gizli saklı sürdürmek zorunda olsalar da artık sevgili olmuşlardır. Grubun yeni üyesi Barış, Ali'ye zor zamanlar yaşatmaktadır. Grubun diğer üyeleri Gökhan, Sinan ve Oğuz kendi hayatlarında birçok sorunla yüzleşirken, Yaprak kendisine gelen isimsiz hediyelerin sırrını çözmeye çalışacaktır. Gençler, bütün bu tecrübelerle biraz daha büyüyeceklerdir.

Arif'in yakın dostu 216, insan olmaya karar vererek dünyaya gelir ve burada başına olmadık işler gelir. Her ne kadar insan olabilmek için kıyasıya bir çaba harcasa da 216'nın (Ozan Güven) farklılıkları çok barizdir. Üstelik bir de gözleri görmeyen Pembe Şeker'e (Seda Bakan) aşık olmuştur. Kötü niyetli bir iş adamının onu kopyalamaya kalkışmasıyla Arif (Cem Yılmaz) devreye girecek, 216'yı ve tüm dünyayı kurtarmaya çalışacaktır.Arif'in GORA'dan sonra bir kez daha 216'yla yaşadığı maceraları anlatan Arif v 216 filmi, 2018'in Ocak ayında gösterime girdi. Film 2. kez 18 Mayıs'ta tekrar seyircilerle buluştu.

Sıradan bir devlet ajansında çalışan sözlük düzenleme memurları, belirgin olmayan kelimelerin anlamlarını oylarla belirlerken işe yeni başlayan ve sorgulayıcı bir kişiliğe sahip olan elemanın tavrı nedeniyle rutinlerinden çıkarlar.

Onur (Oğuzhan Koç) ve Şeref (İbrahim Büyükak) ilk filmde yaptıkları yolculuğun ve yaşadıkları maceranın ardından 1 yıl geçtiğinde aynı evi paylaşmaya başlamıştır. Şeref aynı zamanda Onur'un menajerliğini üstlenmiş olsa da pek başarılı olamamış, bu da Onur'un eski işine geri dönmeyi düşünmeyi başlamasına neden olmuştur. Bu sırada Şeref'in ayarladığı bir iş yüzünden turneye çıkarlar. Yolculuk her ikisi için de birçok sürpriz sunacaktır.

Emma annesi ile birlikte hapisten yeni çıkan üvey erkek kardeşinden kaçmaktadır. Kardeşi yani abisi Emma’yı daha sekiz yaşındayken yaralamış ve hapse girmiştir ve hapsten çıkar çıkmazda hem Emma hem de annesinin peşine düşmüştür. Annesini ormanda sıkıştıran ve onu korkunç şekilde tartaklayan üvey evlat onu orada ölüme terk etmiştir. Tüm olup bitenleri dehşet içinde izleyen Emma ise abisi gittikten sonra saklandığı çalıların arasından çıkıp annesini kurtarmıştır. Artık anne ve kız bu belalı evlattan kaçmakta ve ona yakalanmamak içinde ormanın derinliklerinde kendilerine sığınacak bir yer aramaktalardır. Emma annesi kalacak bir yer bulur bulmaz hemen soluğu ormanda alır ve etrafı teftiş etmeye başlar. Burada genç bir delikanlı ile tanışan ve hayata boşveren Emma bu delikanlı ile oldukça tehlikeli serüvenlere çıkar ama peşinde üvey abisi olduğunu bir an bile unutmaz

Biri kadın, biri erkek iki yolcu, geride bıraktıkları savaş ve kıtlığın yorgunluğuyla ve uzun, zor bir yolculuğun sonunda cennetlerini ararken, büyük bir sır saklayan, suç ortağı iki kardeşin dünyasında bulurlar kendilerini.

Genç bir kadın tıbbi bir çalışmaya katılır. Bir dizi kabus ve sıra dışı yan etkilerden sonra, hayaller ve gerçeklik arasındaki çizgi bulanıklaşır. Kendini, gerçekleri ortaya çıkarmak için çaresiz kalanlardan kaçıyor.

Humberto Costantini’nin aynı adlı romanının 1970’lere adapte edilmiş film uyarlamasıdır. Film, devrimci geçmişini geride bırakıp konforlu bir yaşam süren bir adamın Arjantin diktatörlüğü baskısı altında, hükümet tarafından aranan iki adama yardım edip etmeme arasında yaşadığı çelişkili durumu izler.

Zeliha (Gupse Özay) ilk filmde hayatının aşkını ararken bu kez kariyeriyle ilgili adımlar atmaya karar verir. Aşçılık hayaliyle bir restoranda çalışmaya başlayan Zeliha, burada da ortalığı birbirine katar.Gupse Özay, 2015'te yaptığı açıklamada ikinci Deliha filminin çekileceğini açıklamıştı. Filmin çekimleri, Ekim 2017'de başladı ve 2 aydan kısa sürede tamamlandı. Çekimlerin bir kısmı Köyceğiz'de gerçekleşti. İlk olarak 12 Ocak 2018'de gösterime giren film, 6 Temmuz'da yeniden izleyicilerle buluştu.

Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin… Müzik, tutku ve acı dolu hayatları erken sona eren iki dahi… Fakat bizim onların zihinlerine yaptığımız yolculuk, “Blue Ekstra”da devam ediyor. Daha önce yayınlanmamış 2 saatlik röportajlar eşliğinde unutulmaz anılara, şarkıların hikayelerine, albüm kayıtlarının detaylarına, yüzleşmelere ve pişmanlıklara tanık olacaksınız. “Blue Ekstra”, trajediyle örülü bu öykünün derinlerine dalmak ve yap-boza yeni parçalar eklemek isteyenler için.

Belgesel filmde 1990'ların efsanevi müzisyenleri Kerim Çaplı ve Yavuz Çetin ile bünyesinde yer aldıkları Blue Blues Band'in hikayeleri anlatılıyor. Yaşadığı psikolojik rahatsızlık nedeniyle Boğaz Köprüsü'nden atlayarak yaşamına son veren Yavuz Çetin ile bir zamanlar Jimi Hendrix'le aynı sahneyi paylaşmış, ancak Çetin gibi hayatı trajik bir şekilde son bulan Kerim Çaplı'nın yakınları ve dostları, bu iki büyük müzik insanından bahsedecek.