Camp Crystal Lake on yıllar önce esrarengiz cinayetlerin yaşandığı, terkedilmiş bir gençlik kampıdır. Bir girişimci kampı tekrar hizmete açmaya karar vererek yakışıklı delikanlılar ve güzel genç kızlardan oluşan bir kadroyu işe alır. Bir yağmur fırtınası kampı dünyanın geri kalanından soyutladığında korkunç ölümler başlar. Gençler sırayla, korkunç derecede yaratıcı şekilde cinayete kurban gitmektedir.

Charlie Countryman’ın hayatı Romanyalı Gabi ile tanışıp ona aşık oluncaya kadar gayet sıradan ve normal biçimde geçmekteydi. Gabinin babasıyla aynı uçakta yanyana oturan Charlie, bu tesadüf sonu Gabinin aslında Nigel adında hastalıklı bir kocası olduğunu öğrenir. Şiddete eğlimli Nigel yasa dışı işler de yürütmektedir. Sadece zekaya ve naif duygulara sahip olan Charlie ise Gabiyi yaşadığı sıkıntılardan kurtarmak ister. Ama olaylar öyle bir gelişir ki hayalelrindeki kadını kurtarmak için kendisinin ölmesi gerekmektedir...

Cadılar Bayramını terk edilmiş bir alışveriş merkezindeki Cadılar Bayramı mağazasında geçirmeye karar veren üç arkadaş, kısa süre sonra mağazanın kötü bir ruh tarafından ele geçirildiğini öğrenir. Bunun üzerine eğlence dolu geçirmeyi planladıkları gece, kısa süre sonra hayatta kalma mücadelesine dönüşür.

On sekizinci yüzyılın başlarında İngiltere'nin Fransa ile savaşı sürerken, Kraliçe Anne'in (Olivia Colman) tahtta olduğu sarayı ve lüks yaşam tarzı bundan pek etkilenmez. Kraliçenin yakın "arkadaşı" olan Marlborough Düşesi Sarah Churchill (Rachel Weisz), bir yandan kraliçe ile ilgilenirken bir yandan onun yerine ülkeyi yönetmektedir. Düşes Sarah'ın saraya yeni gelen akrabası genç Abigail Masham (Emma Stone), Kraliçe Anne’in gözdesi olabilmek için Sarah ile rekabete girer. Kraliçe Anne’in sağlığı gitgide bozulurken iktidar, hırs, aşk ve hasetten güç alan saray entrikaları da alıp başını gider.

Kocası zihinsel bir çöküntü geçirip kaybolunca kararlı bir kadın ve küçük oğlu, onu sokaklarda bulmak için yola çıkar ve bu, ihtiyacı olanlara yönelik bir şefkat hareketini ateşler ve bir şehre ilham verir.

Shriver, edebiyat dünyasında adını duyurma konusunda pek de umudu olmayan küçük bir kolejde yaşananlara odaklanılıyor. Kolejdekiler, 20 yıldır saklanan ünlü yazar Shriver’ı bulduklarını zannedince büyük bir heyecana kapılır. Ancak buldukları kişi hayatında hiç kitap okumamış, hayal gücü ile gerçeklik arasındaki farkı söylemekte zorlanan şanssız bir tamircidir. Grup, gerçeklerden habersiz Shriver’ı edebiyat konferansına davet eder. Kaybedecek bir şeyi olmayan Shriver da davete katılmayı kabul eder. Ancak gerçek yazar ortaya çıktığında işler karışır.

Anishinaabe halkından olan Makwa ve tek arkadaşı Ted-O, okul arkadaşlarının şok edici bir şekilde öldürülmesini örtbas eder. Çocukken yaşadıkları bu durumun ardından ikili farklı yönlere savrulur ve farklı hayatlar yaşar. Artık birer yetişkin olan iki adam yıllar sonra yeniden bir araya gelir ve geçmişleri ile yüzleşir.

Eski, hızlı ve suça bulaşmış hayatını geride bırakıp, mafya günlerine son vermeye çalışan bir adam, bataktan uzaklaşmaya çalışırken ailesini de korumak zorundadır. Ancak kendisini doğduğu toprakları bırakıp okyanus aşırı bir coğrafyaya getiren “Amerikan Rüyası” henüz gerçekleşmemiştir. Gerçek bir hikâyeden uyarlanan bu filmde para aşkına yıkılan hayatlara şahit olacaksınız.

California’nın merkezinde bir lisede son sınıf öğrencisi olan Aisha, kendisiyle ilgili alışılmadık şeyler yaşamaya başlar. Bir takım rüyalar ve sanrılar gören genç kız, insan olduğundan süphelenince, kim olduğunu ve nereden nasıl geldiğini araştırmaya koyulur. Hayatının tehlikede olduğunu öğrenen Aisha için durumu çözmek hiçte kolay olmaz.

Birbirlerine sıkı sıkı bağlı olan Scott ve Kristin evlenmeye karar verirler. Düğün için bütün işlemler halledilir. Düğün yapılmış ve her şey yolundadır, ancak Scott ve Kristin’in arkadaşları yani düğün sağdıçları otel odasında ölü bulunana kadar herşey yolundaymış gibidir. Her sadıçın bir gerçeği vardır ve ortaya çıkmaya başladıkça Scott ve Kristin’in hayatlarını değiştirecektir.

Çalıştığı yerden kaçan bir köle, sınırların ötesine geçtiğinde öğrendiği şok edici bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır.

Birbirlerinden oldukça farklı olsalar da en yakın arkadaş olan Jonesie ve Sid, kız arkadaşlarından aynı anda ayrılır. Birbirlerine teselli vermeye çalışan ikili, yanlış bir girişimde bulunarak birlikte yaşamaya karar verir. Arkadaşları Angry Mike ve Runway Dave ile birlikte onlar, kalp kırıklığından neşeye, hayata ve potansiyel olarak ölüme hızla ilerler.

Diriliş, görünürde sıradan bir hayat süren bir kadının yaşamına odaklanıyor. Yetenekli, başarılı ve disiplinli bir kadın olan Margaretin hayatı yolundadır. Her şey tam da onun istediği gibi kontrolü altındadır. Ancak onun hayatı, yıllardır görmediği bir adamın ortaya çıkmasıyla alt üst olur. David adındaki adam, ortaya çıkarken Margaretin geçmişinin dehşetini de beraberinde getirir.

Genç Dora, doğayla iç içe büyümüş bir kızdır. Hayatının büyük bölümünü ailesiyle birlikte ormanları keşfederek ve doğayla iç içe geçirmiştir. Ancak şimdi Doranın önünde onu balta girmemiş ormanlardan çok daha fazla korkutan bir macera vardır ve bu maceradan kaçma şansı yoktur. Artık liseye gitmek zorundadır. Her zaman bir kaşifin ruhunu taşıyan genç Dora hızla kendine arkadaşlar bulur. En yakın arkadaşı olan maymun Boots, Diego ve bir grup ayaktakımı kısa sürede Doranın en yakın arkadaşı olur. Yeni arkadaş grubu, genç Doranın ailesini kurtarmak ve kayıp İnka uygarlığının arkasındaki tahmin edilemez gizemi çözmek için rengarenk bir maceraya atılırlar...