Bir sanatoryumda yolları kesişen 9 kişinin öykülerini ve birbirlerine olan dirsek temasının sebep olduğu yasadışı bir operasyonu perdeye taşıyor. Suriyeli bir ailenin organ mafyası ile yaşadığı dramın, sanatoryumda yolları kesişen bu birbirinden farklı karakterler üzerindeki etkisini anlatan Terkedilmiş; güncel toplumsal meselelere de parmak basan bir film olmayı hedefliyor.

Bir kadın ve bir erkek kendilerine verilen görevi yerine getirmeye çalışmaktadır ama işler bir anda kontrolden çıkınca bir psikopatın eline düşer. Kendilerine işkence eden bu kişiden kendilerini kurtabilecekler midir?

Yolları bir şekilde kesişen zıt iki karakter Orhan ve Alinin hikâyesi. Orhan oldukça atılgan ve korkusuz bir adamdır. Piyasa da hiçbir zaman parasını bırakmayan yer altı dünyasının sevdiği saydığı bir adamdır ve çevresine topladığı adamları ile tefecilik yapmaktadır. Orhan’ın hayatında kadınların biri gelir biri gider. Beyaz yakalı düz bir hayatı kendine seçen Ali, oldukça çekingen bir adamdır ve evlenmek istediği kadına bir gün yüzük alırken bir soygunun ortasında kalır. Başına türlü belalar gelince de yeraltı dünyasında tefecilik yapan abisine sığınır.

Filmde, Tarkan’ın Sangam ülkesindeki altın kılıcı elde etmek için verdiği mücadele hikâye edilir. Hun İmparatoru Attila’nın Avrupa’ya açılmak için ardındaki Çin tehlikesinden kurtulması gerekmektedir. Bunun için Sangam ülkesini ele geçirmek lazımdır. Sangam ülkesinde bir tapınakta bulunan sihirli altın kılıca sahip olan ülkenin de sahibi olur. Tarkan, Attila’nın emriyle bu kılıcın peşine düşer. Öte yandan Çin İmparatoru Çu Çeng, Mançu kumandanlığında en yetenekli savaşçılarını kılıcı almaları için görevlendirir. Çin imparatoru olmak isteyen Wank Yu, Mançu ve adamlarını alt ederek Tarkan’la ganimeti kılıç olan bir savaşa girişir.

Olayların başlangıcı ATTİLA ile Vandal Kralının kız kardeşi HONORİYA arasındaki büyük aşktır. ATTİLA sevdiği kadından ayrılmak zorunda kalır, ama ona madalyonunu verir. Yıllar geçer, madalyonu taşıyan bir haberci Attilaya Honoriyanın onunla görüşmek istediği haberini getirir. Attila, buluşma yerine tek başına gider, Honoriyayı ve küçük oğlunu görür, ama Vandalların yeni kralıyla, vezirin kurduğu bir tuzağa düşer.

Filmde, Tarkan’ın Vikingler tarafından kaçırılan Yonca Hatunu kurtarmaya çalışması konu edilir. Hun İmparatoru Atilla, Avrupa devletlerini tek tek fethetmeye başlar. Bu yüzden zayıflayan ülkeler İskandinavyadan gelen Viking tehlikesine karşı savunmasız kalırlar. İyice güçlenen Vikingler, Atillanın kızı Yonca Hatunu isteyen Çin İmparatoru’yla anlaşma yaparlar. Bunun üzerine, Hun kalesini kuşatarak Yonca Hatun’u esir alırlar. Tarkan, Yonca Hatun’u kurtarıp aynı zamanda intikam almak için Vikingler’in peşine düşecektir.

TARKAN Gümüş Eyer, babası ALTARın (Reha Yurdakul) ve Alan Beyi KOSTOK (Bilal İnci) ile mücadelesinden başlayarak yenilmez cengaverin çocukluğunu anlatır. ALTAR bir Hun kalesinin komutanı ve de ATTİLAnın ona hediye ettiği Gümüş Eyerin sahibidir. KOSTOKun amacı ise hem Hunlardan kurtulmak hem de bu değerli eyeri ele geçirmektir.

Filmde, efsanevi bir kılıcı bulmakla görevlendirilen bir akıncının hikâyesi konu edilir. Tarkan, Avrupa’ya korku salan Hun İmparatoru Attila’nın en büyük savaşçısıdır. İmparator, genç akıncısını, sahibini dünyanın hâkimi kılacak Mars’ın kılıcını getirmekle görevlendirir. Kılıcın yerini sadece Moro adında bir rahip bilmektedir. Yola çıkan Tarkan, Rahip Moro’yu arayan tek kişi olmadığını fark eder. Roma İmparatoru ve Vandal Kralı’nın savaşçıları da kılıcın peşindedir.

Bir barda fedai olarak çalışan Samet, babasının yıllar önce evi terk etmesinin ardından evden ayrılmıştır. Annesi ise kardeşi Emre ile yaşamaya başlamıştır. Samet uzun zaman sonra eve geri döner ve kardeşi Emreye babalarının izini bulduğunu söyler, babalarının yaşadığı yere birlikte gitmeyi teklif eder. İki kardeş geçmiş hesaplaşmalarını yapmak üzere babalarının yaşadığı Konyaya doğru bir yolculuğa çıkarlar. Hikayenin diğer kahramanı Ayşe ise bankacı eşi ve yedi yaşındaki kızı Ceren ile birlikte sıradan bir hayat sürmektedir. Kızı okula başladığında okulun güvenlik görevlisiyle karşılaşması hayatlarını değiştirir. İkisi arasında gizli bir ilişki başlamıştır. Ayşe bu ilişkiyi yakalanma korkusu olmadan sürdürürken sonunda işler değişir. Hikayenin iki kahramanı olan Samet ile Ayşenin yolları beklenmedik bir şekilde kesişecektir.

1940’lı yıllarda Sovyet Rusya’sı… 2. dünya savaşında Doğu cephesi alev alev yanmaktadır. Naziler ve Kızıl Ordu arasındaki bu ateş, bembeyaz bir sevdayı da yakmak üzeredir. Kuzey Kafkasya Türklerinden Niyaz ve Cennet daha çiçeği burnunda evliyken savaşın sert darbesiyle ayrılmak zorunda kalırlar. Nazi işgali hızla köylerine kadar gelir. Cennet ve bütün köy zorunlu işçiler olarak Almanya’ya, çalışma kamplarına gönderilir. Bu, bir yolculuğun hikâyesidir… Fedakar yolcuların hikâyesi… Bir Vefa hikayesi….

Baba yadigarı (arsası kıymetli) dersanesini zorlukla işleten Kısmet, müteahhit kardeşi İsmet’in dersane arsasını kendisine satması ısrarlarına hep karşı koyar. Ta ki iflasın eşiğine gelip kardeşinin iddiaya girme teklifini kabülüne kadar: İsmet kazanırsa arsayı satın alacak, Kısmet kazanırsa dersane borçları ödenip fakir öğrencisinin kardeşinin ameliyat masrafları da karşılanacaktır. Kimin sınıfı daha çok sınavı kazanacaktır? Hile ile (“Titanlar”) sınıfını üniversiteden para karşılığı oluşturan inşaatçı İsmet’in mi, (“L”) sınıfı 3 yıldır sınavı kazanamayanlardan oluşan eğitimci Kısmet’in mi?

Anaokulu öğretmeni olan Nehir, bir gün tesadüfen bir şarkı dinler ve dinlediği şarkı genç kadını derinden etkiler. Nehir şarkıyı o kadar çok beğenir ki notaların ardından, şarkıyı yapan müzisyenin peşine düşmeye karar verir... Yolun sonundaysa şarkının sahibi olan Ozanı bulur. Ama Ozan hayatında yaşadığı derin bir travma yüzünden ve adeta çıkmaz bir sokak gibidir... Bir tarafın kararlılığı ile diğer tarafın bocalamaları arasında sıkışıp kalan bu ilginç aşk hikayesi, acaba mutlu sonlu bir masala bağlanabilecek midir?

Kaliforniya’da albüm çıkarmayı hayal eden Ozan, İstanbul’da yaşayan genç bir punk’tır. Ozan’ın babası Altan’da müzik kariyeri olan bir sanatçıdır fakat darbe ile kariyeri sona ermiştir. Ozan’ın geleceği hakkında konuşmaya başlayan baba-oğul, şiddetli bir tartışmaya koyulur. Yaşanan tartışmanın ardından evi terk eden Ozan, arkadaşı Deniz’den Kaliforniya’ya giden bir gemi hakkında bilgi alır. Hayallerini gerçekleştirecek bir fırsat bulan Ozan, kız arkadaşı Lara ile birlikte İstanbul’u altını üstüne getirerek bileti ararlar.

Aşk hayatında erkek arkadaşları tarafından ihanete uğramış Leyla ile Selin ve babası tarafından erkeklerden uzak durması tembihlenen Demet, birleşip intikam merkezini kurarlar.

Altı kafadar Emel Sayının sahne aldığı gazinoya eğlenmeye giderler. Hesapla ilgili bir problem çıkınca gazino çalışanlarından bir güzel dayak yerler. Buna çok sinirlenirler ve intikam almak için Emel Sayını kaçırırlar. Evin çatı katında sakladıkları Emel Sayını ancak gazino patronu istedikleri parayı verirse serbest bırakacaklardır. Emel Sayına çok iyi davranırlar ve Emel Sayın da onları çok sever. Öyle çok sever ki, onlardan ayrılmak bile istemez.

Polislik mesleğine uygun olmayan, deyim yerindeyse ipini koparan herkes polis akademisine alınmaya başlamıştır. Polis Akademisinin aşırı disiplin merakıyla tanınan Müdür Muavini Beton Haşmetin bu dönemde başına bir dizi komik olay gelir ve bu duruma sinirlenir. Haşmet sertleştikçe kontrolü kaybeder, o kontrolü kaybettikçe Polis Okulu yeni öğrenciler için daha eğlenceli bir yer haline gelmeye, Haşmetin hayatı ise ufak ufak bir kâbusa dönüşmeye başlar.