Altı kafadar Emel Sayının sahne aldığı gazinoya eğlenmeye giderler. Hesapla ilgili bir problem çıkınca gazino çalışanlarından bir güzel dayak yerler. Buna çok sinirlenirler ve intikam almak için Emel Sayını kaçırırlar. Evin çatı katında sakladıkları Emel Sayını ancak gazino patronu istedikleri parayı verirse serbest bırakacaklardır. Emel Sayına çok iyi davranırlar ve Emel Sayın da onları çok sever. Öyle çok sever ki, onlardan ayrılmak bile istemez.

Bir sokak şarkıcısı olan Naciye’nin ünlü bir solist oluşunu konu edinir. Naciye, küçük meyhanelerde şarkı söylemektedir. Kemal ise tüm İstanbul gazinolarını elinde tutan biridir. Bir gün tesadüfen Naciye’nin sesini duyan Kemal, onu büyük bir şarkıcı yapmaya karar verir. Naciye, kendini geliştirebilmek için pek çok alanda ders alır. Bu dersler esnasında tanıştığı piyanist Ferdi ile birbirlerine âşık olurlar. Fakat Naciye’ye âşık olan başka biri daha vardır.

Ağa kızı Müjde, küçüklüğünden beri tanıdığı Şenere varmak ister fakat babası izin vermez. Sonunda Müjde, Şenere kaçar fakat gene çocukluğundan beri bu ilişkiyi bozmak isteyen Kayanın kötülükleriyle karşılaşırlar.

Ali Rıza Bey, kendi halinde dürüst ve namuslu bir mutemettir. Bu nedenle çevresinde hor görülmektedir. Birgün, işyerine ait yüklü miktarda bir parayı çaldırır. Ancak, ne yaparsa yapsın, parayı çaldırdığına kimseyi inandıramaz. Parayı Ali Rıza Beyin çaldığına inanan herkes, onun etrafında pervane olmaya başlar. Ertem Eğilmez’in en unutulmaz yapıtlarından olan Namuslu, ismiyle mecaz oluşturacak şekilde bir hiciv filmi... Dönemin siyasi, politik yapısının ve bu düzende yaşayan halkın ‘para’ tutkusunu mizahi bir üslupla işleyen film, gerçekçiliği bir an bile elinden bırakmıyor. İşyerinde yüklü miktardaki paranın kaybolmasının ardından şüpheleri üzerine çeken Ali Rıza, herkesi bu işle ilgisinin olmadığına ikna etmeye çalışsa da başarılı olamıyor. Fakat işin ilginç yanı, trajikomik bir şekilde, bir zamanlar dürüst ve namuslu bir adam olarak tanınırken olduğunun aksine, çevresi Ali Rıza’ya ‘fazla’ iyi davranmaya başlıyor.

Saffet, Himmet, Hayret ve Gayret isimli bu dört kardeş zengin olmak istemektedir. Umutları bir zamanlar gömülmüş olan defineyi bulmak ve aralarında pay etmektir. İstanbul macerasından sonra köylerine dönen kardeşler defineyi kendi tarlalarında bulunca bir anda hayallerine kavuştuklarını düşünürler. Gömülü altını paraya çevirmek amacıyla gittikleri Ankara, Kayserili kardeşler için yeni ve eğlenceli bir maceranın başlangıcı olacaktır.

Bir reklam ajansında çalışan Şakir  işyerinin otoparkında gördüğü genç ve güzel fotomodel Sibel'e hayran kalır ve ona aşık olur. Kendisiyle buluşmak için çok sevdiği karısı Güzin'e  yalan söylemeyi bile göze alır ve planlar yapmaya başlar. Ancak o ana kadar sakin bir yaşantısı olan ve bu işlerde hiçbir deneyimi bulunmayan Şakir kısa sürede her şeyi eline yüzüne bulaştırır. Son çare olarak hayalini gerçekleştirebilmek için tecrübeli ve çapkın arkadaşlarından yardım ister.

Bilo, 15 yıl önce Ağa'nın emriyle babasını öldüren adamın kızı Cano'ya aşık olur. Fakat Ağa ve köylüler kanını temizlemesi için Bilo'yu doldurmaktadır. Bilo vuramadan kan davalısı ölür, ancak babasını onun vurduğunu düşünen Cano intikam almak için Bilo'nun peşine düşer.