Kurgusal bir gizli örgüt olan Kingsman'ın ajanlarının maceralarına dayanan bir İngiliz-Amerikan film serisi. Bu, ajansın ultra rekabetçi eğitim programına rafine edilmemiş ama gelecek vaat eden bir sokak çocuğunun işe alınmasıyla başladı.

Gary Unwin yani Eggsy (Taron Egerton), başı dertte olduğu zaman yardım çağrısı niteliğinde olan madalyanın arkasındaki numarayı arayarak Kingsman gizli ajan teşkilatına girişin ilk adımını atmıştı. Kingsman’ın kendine has eğitimleri, kendilerini belirten bir simgeleri, üyelerini özel olarak eğitimlerden geçirerek seçmeleri, seçilenlerin bağımlılık yemini edip yeminini bozmanın ölümle nihai cezaya çarptırıldıkları gibi katı kuralları vardır. Bir gün Kingsmanin karargâhları yıkılır ve bunun arkasında da dünyanın en ölümcül ve tehlikeli uyuşturucu karteline sahip Poppy Adams (Julianne Moore) vardır. Poppynin korkunç planı sayesinde dünya rehin alındığında, yolculukları onları Statesman adında ABDdeki birleşik casus organizasyonunun keşfine götürür. Ajanlarının gücünü ve sınırlarını sınayan yeni macerada, bu seçkin iki gizli örgüt, dünyayı Poppyden kurtarmak için bir araya gelirler.

Bir pandeminin patlak verdiği ve insanların nedensiz bir şekilde hafıza kaybına uğradığı bir dünyada uyandığınızı hayal edin. Bu yeni evli çift Emma ve Jude’un aşık olduktan kısa bir süre sonra kendilerini içinde buldukları dünyadır. Çok geçmeden çift, korkulan gerçekle yüzleşmek zorunda kalır çünkü Jude hastalığa yakalanır. Genç çift, aşklarının anısını yaşatmak için her şeyi yapmaya hazırdır.

Oldukça beğenilen Thor serisi en çok seyredilen seri filmlerden birisidir. Avengers filmlerindede görmeye alıştığımız Thor karakteri en sevilen süper kahramanların başında gelmektedir. Karaktere hayat veren Chris Hemsworth duruşu ve oyunculuğuyla göz doldurmuştur. Avengers üyelerinden birisi olan Thor en güçlü süper kahramanlardan birisidir.

Ksyusha sekiz yaşında küçük bir kızdır. Şu ana kadar yaşadığı hayatın tamamını yetimhanede geçirmiştir. Bu yüzden de gerçek anne ve babasına dair hiçbir şey bilmiyordur. Tek bildiği gerçek yetimhanede yaşadığı hayattır. Bir gün Ksyusha’nın hayatına iki kişi girer; Andrei ve Olga. Andrei ve Olga, Ksyusha’yı öz kızları gibi severler. Ksyusha’da onları çok sever. Sonunda ailesini bulmuştur Ksyusha. Küçük kız yeni ailesinin yanına taşınır ve burada bambaşka ve yep yeni bir hayata başlar.

Thor serisinin üçüncü filminde, yaklaşmakta olan İskandinav kıyametine tanık olacağız. Thor, Ásgardın Ragnarök karşısında kaderine terk edilmesi nedeniyle savaşmak zorunda kalacak ve kendini tanrılar arasındaki savaşın ortasında bulacaktır. Ve bu kez savaşacağı düşmanları Surtur ve Muspellheimın Ateş Devleri olacaktır. Ayrıca Odinin kızı, yeraltı tanrıçası Hela da filmde yer alacak. Bu savaşta Hulk ve Dr. Strange de Thorun yanında olacaktır.

Kötü etkileri olan bir virüs dünyaya yayılmıştır. Virüse çare aranıldığı sırada bir bilim insanı ve bir keşifçi, rutin ekipman çalışması için ormanın derinliklerine iner. Gece boyunca karanlığın kalbine yaptıkları bu yolculukta, kendilerini beklenmedik durumların içinde bulurlar.

Bilimadamı Bruce Banner (Edward Northon) "İçindeki Canavar" Hulk'tan kurtulmak ve pesindekilerden kaçabilmek için kendine gözlerden uzak bir yaşam kurmuştur. Rıo'nun gecekondu mahalleleri olan favelalar'da yaşamaktadır. Bunun için, hayatının aşkı Betty Ross'dan bile (Liv Tyler) uzak kalmayı göze almıştır. Ancak, Hulk'ı vazgeçilemez bir güç olarak gören general thunderbolt (William Hurt), ki aynı zamanda Betty'nin babasıdır, onun peşini bırakmaz. Emrindeki subaylardan biri olan emıl blonsky (Tım Roth) Bruce'ın geçirdiği kazanın bir benzerini kendi üzerinde uygulatır. Artık onun da süper gözleri vardır. "Abomınatıon" adlı, en az Hulk kadar güçlü ve öfkeli bir karaktere bürünmüştür.

Çok gizli bir askeri proje, bazı dahi öğrencilerin de yardımıyla test aşamasına gelmiştir. Projenin başında Bruce Banner görev almaktadır. Test sırasında bir kaza olur ve Banner, tehlikeli Gama ışınlarına maruz kalır. Yoğun ışın yüzünden mutasyon geçiren Banner, sinirlendiği zaman yıkıcı güçlere sahip yeşil bir deve dönüşen yeni bir kişiliğe bürünür. Bruce Banner olarak yaşamını sürdürmeye çalışsa da, zaman zaman kontrolden çıkan bir yaratığa dönüşmesi çok karmaşık ve trajik olayların yaşanmasına sebep olacaktır. Asıl soru, Hulk adı verilen korkutucu görüntüsüne rağmen yeşil devin, güçlerini kötülere karşı kullanarak kahramanlaşmasına rağmen yanlış anlaşılıp anlaşılmayacağıdır. Marvel Comicsin aynı isimli çizgi roman serisine aşina olan okurlarımız için sorunun cevabı basit olsa da, karşımızda merak uyandıran bir film olduğuna kuşku yok.

Morbius, tedavisi olmayan bir kan hastalığını, deneysel bir yöntem ile tedavi etmeye çalışır. Hastalığı, elektroşok terapisi ve vampir yarasaları ile iyileştirmeye çalışan Morbius, korkunç bir sonuçla karşı karşıya kalır. Deneysel tedavi ile vampire dönüşen Morbiusun hayatında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Birçok zorlu durumla mücadele etmek zorunda kalan Morbiusun hayatta kalmak için sürekli kana ihtiyacı vardır ve artık ışığı çıkması imkansızdır. Bu sorunların yanı sıra o, birçok insanüstü güce de sahip olur.

Uzaktaki bir gezegeni kolonileştirmek için ışık hızından daha hızlı hareket eden bir uzay gemisinin içinde gizemli bir yaratık ortaya çıkar ve yolcuları birer birer zombiye dönüştür.

Bilinmeyen bir şekilde gözünü Mars gezegeninde açan John Carter, burada kendisini gezegen sakinlerinin arasında gitgide büyüyen bir savaşın ortasında bulur. Tarafların arasında Tars Tarkas ve çekici prenses Dejah Thoris de vardır. Carter yok olmanın eşiğindeki bu gezegende Barsoom’ın ve halkının kurtuluşunun kendi ellerinde olduğunu anlayacaktır...

Bir bilgisayar programcısı olan Thomas Anderson aynı zamanda Neo nickname'li çok usta bir "hacker" dır. Ancak siyah takım elbiseli ve gözlüklü adamların yakın takibindedir. Bu takibin nedenini ise karşılaşacağı Morpheus'dan öğrenecektir. Neo, birden kendini Morpheus'un anlattıklarına güvenmek zorunda kaldığı büyük bir komplonun içinde bulacaktır. İçinde yaşadığımızı sandığımız bu dünya tamamiyle aldatıcıdır. Tüm insanlık aslında uzaydan gelen yaratıkların köleleridir. Neo, Trinity ve Morpheus'un da yardımıyla kendilerini bu düzeni yıkmaya adayan bir grubun içine katılır.

Matrixin oluşumundan sorumlu olan makineler Zion şehrinin yerini tespit etmişlerdir. Zion insanların elinde kalan tek şehirdir ve direnmekten başka şansı yoktur.

Matrix üçlemesinin bu son bölümünde Neo bir metro istasyonunda hapsolmuş olarak gözlerini açar. Matrix ile makinelerin dünyası arasında bir alanda sıkışıp kalmıştır.

Garip anılarla boğuşan Neo'nun hayatı, kendini yeniden Matrix'in içinde bulduğunda beklenmedik bir yola girer.Filmde, Thomas Anderson içinde bulunduğu gerçekliğin fiziksel mi yoksa yaratılmış bir kurgu mu olduğunu anlayabilmek için bir kez daha beyaz tavşanın peşinden gitmeyi seçer. "Seçim" hikayesinin geri kalanı için de sihiril sözcük olacaktır. Çünkü Thomas'ın yani Neo’nun bildiği bir şey varsa da o da Matrix bir kurgu da olsa ondan çıkmanın veya ona girmenin tek yolunun bu seçim olduğudur. Elbette, Neo zaten Matrix'te yeni değil ama Matrix her zamankinden daha güçlü ve daha tehlikeli.

Travis soyu tükenmekte olan canlıları korumak isyeten bir araştırmacıdır.Çinde küçük bir köyde insanlara saldıran efsanevi bir canavarı yakalamak için harekete geçer.Ancak canavarın peşinde olan tek kendisi deildir.Ödül avcısı Harkerda canavarı öldürmek için aynı köye gelmiştir.Yaşanan olaylardan sonra Travis hayatını kaybeder.Travesin ekibi olan biteni araştırmak için Çine geri döner.

Jack Kirbynin yaratıcısı olduğu çizgi romanlarda yer alan The Eternalsın hikayesi milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Kozmik varlıklar olan Celestials, insanlar üzerinde deneyler yaparlar. Genetikleri değiştirilen insanlar yaratan Celestialsı konu edinen çizgi romanlarda bu insanlar hem süper güçlere sahiplerdir, hem de yarı ölümsüzlerdir. Ayrıca vahşi bir ırk olan Deviantsı da yaratmış bulunan Celestials, insanlık tarihinin arka planında yer alan iki ırk yaratmış olur. Eternals ve Deviants, tarih boyunca birbirleriyle çatışma içinde olacaklardır.

Hayatının aşkını trajik bir kazada yitirdikten sonra yasa boğulan bir genç, sevgilisinin ona öteki dünyadan işaretler gönderdiğine inanmaya başlar.

Lincoln Six Eco (Ewan McGregor) ve Jordan Two-Delta (Scarlett Johansson) görünüşe göre ütopik ama dışa kapalı bir tesiste yaşamaktadırlar.Dikkatle kontrol edilen bu ortamın tüm diğer sakinleri gibi, onlar da 'Ada' ya gönderilmek için seçilmeyi umutluyorlardır; söylentiye göre burası gezegendeki son kirletilmemiş bölgedir.Ama aslında kendilerinin birer klon olduklarını ve ölmeleri yaşamlarından daha değerli olduğunu keşfettiklerinde cüretkar bir kaçış planlarlar.Bilmedikleri bir ortamda, bir zamanlar yuvaları olan kurumun sinsi güçleri tarafından amansızca takip edilen Lincoln ve Jordan, Ada hakkındaki gerçeği ortaya çıkarmak ve geride kalanları kurtarmak için hayatlarını riske atarlar.

Yalnız çalışan deniz biyolojisi öğrencisi Siobhán, araştırmasını bitirmek üzere, birbirlerine sıkı sıkıya bağlı bir mürettebatla deniz üzerinde sinir harbi ile dolu bir hafta geçirmek zorundadır. Günler geçtikçe gemidekiler arasındaki gerilim git gide artarken, Atlantikin derinliklerinde, bilinmeyen bir yaşam formu kısa sürede tekneyi tuzağa düşürür. Mürettebatın üyeleri garip bir enfeksiyona yenik düştüğü için Siobhán, korkularının üstesinden gelmeli ve herkes kaybolmadan önce onların güvenini kazanmalıdır.