Charlie Cullen tarihin en yüksek sayıda kurbana sahip olan seri katillerinden biridir. Sorumluluk sahibi bir sağlık hizmetlisi olduğunu düşünülen Cullen aynı zamanda bir aile babasıdır. Ama can alma konusundaki gizli saplantısı onu bir seri katil haline getirir. 16 yıl boyunca New Jersey ve Pennsylvaniadaki dokuz hastanede faaliyet gösteren Charlie 300den fazla kişinin ölümüne neden olur

Maryland ormanlarında 1940larda birçok çocuk ortadan kaybolmuştur. Üç Sinema öğrenciside Blair Witch adıyla bilinen bu efsane hakkında araştırma yapmak için ormana giderler. Yanlarında bir fotoğraf makinası, bir video kamera ve ses kaydedicisi vardır. Her adımda sesi ve görüntüyü kaydederek araştırmaya devam ederler. Günler sonra ormanda kaybolduklarını anlarlar ve ormana ulaşan son güneş ışığı da kaybolup akşam olunca üç öğrenciden bir daha haber alınamaz.Aradan bir yıl geçmiştir ve ormanda bir çantanın içinde film ve ses kayıtları bulunur. Bu kayıtlar öğrencilere ne olduğunu göstermektedir.

Alice ve Jack çok gizli bir projenin çalışanlarının ve ailelerinin yaşadığı idealize edilmiş deneysel bir kasaba olan Victory’de yaşadıkları için çok şanslıdırler. Kurumsal vizyon sahibi ve yaşam koçu olan CEO’ları Frank tarafından benimsenen 1950’lerin toplumsal iyimserliği, sıkı sıkıya bağlı oldukları ütopyada, günlük yaşamın her yönünü kontrol eder.

Romanyadaki bir manastırda yaşayan genç bir rahibenin intihar etmesi sonucu sorunlu geçmişinin etkisinden kurtulamayan bir rahip ile nihai yeminini etmenin eşiğindeki çırak bir rahibe, Vatikan tarafından bölgeye gönderilir. İkilinin amacı olayı araştırmaktır. Ancak birlikte, manastırın korkunç sırrını keşfederler. Hayatlarının yanı sıra inançlarını ve ruhlarını da tehlikeye atan ikili, şeytani rahibe biçiminde boy gösteren kötü niyetli Valak ile karşı karşıya kalır. Manastır, yaşam ve lanet arasında korkunç bir savaş alanı haline gelecektir.

Max Matheson (Nick Stahl) büyük bir alışveriş mağazasında gece vardiyesinde güvenlik elemanı olarak işe başlar.Mağazadaki aynalarda genç bir kadının yansımasını sık sık gören Max başlarda bu garip olayların kullandığı depresyon ilaçların yan etkisi olduğundan şüphelensede,mağazadaki çalışanların arka arkaya gelen ölümleri,Maxin aynalardaki bu korkunç sırrı ortaya çıkarması ve bu şeytani ruhları durdurması gerktiğini anlayacaktır.Alexander Ajanın yönettiği ilk aynalar filmindeki verdiği etki ve Keifer Sutherlandın etkileyici oyunculuk performansı yönünden , izleyiciye vermiş olduğu olumlu düşünceler sebebi ile bu filmin ikincisi çekilmeye karar verilmiş,bu kez yönetmen koltuğuna genç yönetmen Victor Garcia oturmuştur,oyuncu kadrosunda Nick Stahl,Emmanuelle Vaugier, William Katt, Stephanie Honore,Christy Charlson Romano ve Lawrence Turner gibi başarılı oyuncuları barındırıyor.

Wander, Arthur Bretnik isimli özel bir dedektife odaklanıyor. Akli dengesi bozuk olan dedektif, gizemli bir ölümü araştırmak üzere Wander isimli küçük bir kasabaya gider. Kısa süre içinde bu vakanın, kızının ölümünü örtbas eden komplo ile bağlantılı olduğuna kendini ikna eder.

Farklı yöntemlere sahip iki rakip dedektif, Incheon'un dağlık topraklarında parçalanmış vücudunu keşfettikten sonra kayıp bir kızın cinayetini çözmeye çalışır.

19 yaşındaki Thomas, üç yıl komada kaldıktan sonra bir hastanede uyanır. Hiçbir şey hatırlamıyor. Psikolog Anna, ona ailesinin öldürüldüğünü ve katliamdan kurtulan tek kişinin kendisi olduğunu, kız kardeşi Laura ise hala kayıp olduğunu söyler.

İlk gizemli cinayet vakalarını çözmelerinden dört yıl sonra artık tam zamanlı birer dedektif olan Nick ve Audrey Spitz zor durumdaki özel dedektiflik bürolarını ayakta tutmaya çalışmaktadır. Arkadaşları Mihrace’nin düğününe katılmaları için özel bir adaya davet edilen Spitz çifti, kutlamaların başlamasının hemen ardından damadın fidye için kaçırılmasıyla birlikte kendilerini belanın tam ortasında bulur. Artık göz kamaştırıcı misafirler, aile üyeleri ve hatta gelinin kendisi bile birer şüpheli hâline gelmiştir. Hayal ettikleri her şeye kavuşabilecekleri bir fırsat yakalayan Nick ve Audrey Spitz, dedektiflik bürolarının nihayet başarıya ulaşmasını sağlamak ve uzun zamandır erteledikleri Paris seyahatini gerçekleştirmek için son derece tehlikeli bir maceraya atılır.

Doğu Yakasının zengin seçkinleri için talep gören bir öğretmen olan Ethan, New Yorkun ücra bir malikanesinde bir milyarderin Jackson adlı oğluna ders vermek için yüksek maaşla anlaşır. Ancak kolay olması gereken görev, öğrencinin en karanlık sırlarını açığa çıkarmakla tehdit eden rahatsız edici saplantısıyla karmaşık hale gelir.

Polonyanın Tricity sahilinde genç bir kızın cesedinin bulunmasının ardından savcı, kurbanın annesiyle birlikte gerçeği bulmak için hırslı bir arayışa girer.

Küçük bir kasabadaki okulda, bir lisede sahnelenen oyun sırasında, başrolde oynayan öğrencinin ölümüyle sonuçlanan korkunç bir kaza yaşanmıştır. Kazanın tam yirmi yıl sonra, lisenin öğrencileri bu oyunu tekrar sahnelemek ve yarım kalan sahne performansını tamamlamak isterler. Bu sayede yaşanan trajediden tam yirmi yıl sonra; hayatını yitiren oyuncuyu da anma fırsatı yakalarlar. Öğrenciler; sahnelenecek olan bu yeni oyunla birlikte, geçmişte yaşanan acı olayı yıldönümde onurlandırmayı planlamaktadırlar. Fakat bazı öğrenciler, bu anma törenini fırsat bilerek, kazanın ardındaki gizemi araştırmaya karar verirler. Bu süreçte, bazı şeyleri olduğu gibi bırakmak ve geçmişe ait gizemleri fazla eşelememek gerektiğini olabilecek en korkunç biçimde deneyimlerler.

Madison, korkunç cinayetlerin ürkütücü görüntüleri tarafından hareketsiz bırakılır ve kabuslarının gerçekten korkunç bir gerçeklik olduğunu öğrendikçe ıstırabı büyür.

Romanın güney banliyölerinde çocuklarıyla birlikte yaşayan bir grup ailenin gündelik hayatlarına, aileler arası gerilimlere ve aile içi karanlık sırlara odaklanıyor.

Eski bir rock yıldızı olan Johnny Boz, seks sırasında acımasızca katledilir ve dava San Francisco Emniyetinden dedektif Nick Currana verilir. Soruşturma sırasında Nick, Bozun ölmeden önce en son yanında görülen polisiye roman yazarı kız arkadaşı Catherine Tramell ile tanışır. Catherine çok zeki ve manipülatif bir kadındır ve Nick onun Bozu öldürdüğüne aşağı yukarı ikna olmasına rağmen, herhangi bir kanıt bulamaz. Daha sonra Catherine ile tehlikeli ve şehvet dolu bir akıl oyunu oynamaya başlar. Ancak ilişkileri ilerledikçe birbirlerine iyice kapılırlar ve çelişen kanıtlar, Nicki Catherinein masumiyeti konusundaki şüphelerini sorgulamaya iter.

Tony Tilden ve oğlu Austin Tilden gizemli ölüm vakalarını araştıran iki memurdur. Günün birinde, ölüm nedeniyle ilgili hiçbir ipucuna rastlayamadıkları genç ve güzel Jane Doe cinayetini araştırmaya başlarlar. Jane Doenun kimliğini tespit etmeye çalışırken edindikleri tuhaf ipuçları, onları bazı korkunç gerçeklere doğru sürükleyecektir.

Bir grup LGBTQ+ kampçısı, "yeni bir özgürlük duygusu" vaadiyle, Owen Whistler tarafından yürütülen bir dönüşüm kampı olan Whistler Kampı'na gider. Ancak danışmanlar kampçıların her birini psikolojik olarak yıkmaya çalışırken gizemli bir katil, kurbanları talep etmeye başlar. Grubun kampın dehşetinden sağ çıkması için güçlerini geri kazanması gerekir.

Genç kız Quinn, merhum annesinin kendisiyle temasa geçmeye çalıştığını hisseder ve yetenekli bir medyum arar. Bulduğu kişi Elise’dir. Bir kaza Quinn’i evde dinlenmeye mecbur bırakınca, babası Sean aileyi bir arada tutma mücadelesi verir. Daha sonra, Quinn yatak odasında bir doğaüstü varlığın saldırısına uğrar. Sean yardım etmesi için Elise’e ricada bulunur.

Yıllardır birbirleriyle görüşmeyen aile fertleri, vefat eden zengin amcalarının servetinden pay almak için yapbozun parçalarını birleştirmek üzere onun malikânesinde toplanır.

Kayıp bir çocuk ile ilgili büyük gizemi çözmeye çalışan bir dedektifin hikayesini izliyoruz. Bu gizemli davada baş şüpheliler ise bundan 7 yıl önce bir çocuğun ölümünden sorumlu tutulan iki kadındır.

The Unholy, Meryem Ananın sözde ziyaretinden sonra hastaları açıklanamaz bir şekilde duyabilen, konuşabilen ve iyileştirebilen işitme engelli genç bir kız olan Alicei (Cricket Brown) izliyor. Haber yayılırken ve yakın ve uzaktaki insanlar onun mucizelerine tanık olmak için akın ederken, kariyerini yeniden canlandırmayı uman rezil bir gazeteci (Jeffrey Dean Morgan) araştırmak için küçük New England kasabasını ziyaret eder. Etrafta dehşet verici olaylar yaşanmaya başlayınca, bu fenomenlerin Meryem Ananın eseri mi yoksa çok daha uğursuz bir şey mi olduğunu sorgulamaya başlar.