Kıskanmak, 1930′larda Zonguldak’ta geçiyor. Film, çirkin olan Seniha’nın güzel yengesi Mükerrem’e karşı hissettiği kıskançlık duygusu üzerine kurulu. Filmde, bir adamın iki kadın arasındaki anlaşmazlık karşısında nasıl kalakaldığı da gözler önüne seriliyor.

Kilyos Sahili’nde Aleyna isimli genç bir kızın cesedi bulunur. İşin ilginç tarafı onun doğum günüdür ve ayrıca 4 haftalık hamiledir. Bölüm ilerledikçe ekibin karşısına çıkan şüpheli ve deliller aracılığıyla Aleyna’nın son gününe konuk oluyoruz.

Bir gece kulübünde çalışan 3 kişi boğularak öldürülmüştür. Sadece kör şarkıcı Leyla ve diğer şarkıcı Sezgin hayatta kalır. Leyla bir şey göremediği için cinayeti onun işlemesi imkansızdır. Tüm kanıtlar Sezgin’i gösterirken detaylarla birlikte can acıtan sırlar da açığa çıkacaktır. Serinin en etkileyici konularından birine ev sahipliği yapıyor.

5 yaşındaki Peri isimli küçük bir kız anaokulundan kaçırılır. Eski emniyet müdürü olan dede Refik, ekibimizi devreye sokar. Öte yandan anne İpek de kızının bulunması için her şeyi yapmaya niyetlidir. Geçen her saniye Peri’nin aleyhine işlemektedir. Her ipucu tek bir kişiyi gösterse de olay bundan fazlasıdır. Anneliği mercek altına alan bir hikaye.

Ertemoğlu ailesi en mutlu günlerinden birinde acımasızca katledilir. Evin büyük kızı Hande annesi, babası ve kız kardeşinin öldürülmesiyle büyük şok yaşar. Öte yandan akli dengesi yerinde olmayan babaanne Perihan da hayatta bırakılır. Hayatın sert yüzünün insanları nasıl etkilediğine dair bir film.

Ormanda bir kadın cesedi bulunur. Kadın tatar yayından çıkan bir okla öldürülmüş ve vücudu kolayca bulunacak bir yerde bırakılmıştır. Ekip, bu vakanın geçmişte işlenen bir cinayete çok benzediğini fark eder. İşin altında ise tüyler ürpertici bir hikaye yatmaktadır. Vicdan teması üzerine düşündüren bir öykü.

Nuh Tepesi, orta yaş bunalımında olan Ömer’in hikayesini konu alıyor. Ömer babasını kaybetmiştir ve babası yarım yüzyıl önce ektiğini iddia ettiği gizemli Nuh Ağacı’nın altına gömülmek istemiştir. Fakat babasının bu isteğini gerçekleştirebilmek için, Ömer öncelikle öfkeli köylülerle yüzleşmek zorundadır.

Filmde öğrencilik yıllarından tanışan iki arkadaşın yıllardan sonra karşılaşmasını anlatıyor. Cemil (Kerim Afşar) zengin olmuş bir kıyı kentinde bir kadınla evlenmiştir. Azem (Yılmaz Güney)ise arkadaşının çarpık yaşantısını anlatmaya çalışır. Bu sırada Cemil'in eşinin kardeşi Melike (Melike Demirağ) Azem'e aşık olur. Filmin sonunda Cemil gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Filmin sonunda Cemil'in kime ateş ettiği gösterilmemektedir.Hikayede Yılmaz Güney arkadaşıyla gönderme yaptığı yozlaşmış toplumsal yapıdır. Toplumsal yapıyı sadece eleştirmez alternatifini de Azem'in yaşam tarzı ile anlatır.

Evli ve iki çocuklu bir adam olan Kamil borç harç içinde yaşayan ve kirada oturduğu evin sahibi ile sürekli sorunlar yaşayan orta halli bir vatandaştır. Aynı zamanda kılıbık biri olan Kamil, karısının aşırı masrafları ve bitmeyen istekleri karşısında adeta hayatından bezmiştir. Ev sahibi Müslim'in kendisini evinden atmak işin yaptığı eziyetler karşısında şikayetçi olmak işin karakola başvuran kılıbık Kamil, burada bir yanlış anlama sonucu ünlü bir cani olan 'Kara Bela'ya benzetilince kıyamet kopar...

Zeytin toplayıcısı Bilo ve arkadaşları Almanya'ya gitmek için Maho ile anlaşmışlardır. Maho bir kamyonun arkasında onları götürecektir. Ancak Maho usta bir dolandırıcıdır. Köylüleri Almanya yerine diye İstanbul'a götürür ve ortadan kaybolur. Bilo ve arkadaşları İstanbul'da olduklarını öğrendiklerinde büyük bir şok geçirirler. Bu arada Maho zengin bir aile kızı olan Necla ile evlenmiş ve işlerin başına geçmiştir. Bilo Maho'yu bulmaya kararlıdır. Kader onları birçok kez karşı karşıya getirecek ve Bilo'ya intikamını alma fırsatı verecektir.

hepimiz bir şeylere inanıyoruz. inandığımız şeylere hayatımızı adıyoruz. aşk, büyü, vs., aşka ve doğaötesine duydukları inancı sorgulayan iki kadının hikayesi. eren ve reyhan 16 - 17 yaşında iki genç kızken büyükada'da bir aşk yaşamışlardır. eren zengin bir milletvekilinin kızı, reyhan onun yazlık evindeki bekçinin kızıdır. ilişkileri ortaya çıkınca eren'in ailesi onları zorla ayırır, reyhan'ı ve babasını uzağa sürer. yirmi yıl sonra eren büyükada'ya döner. film de burada başlar. gerçek aşk mı yoksa batıl inançlı bir büyünün etkisi mi? iki kadın 20 yıl aradan sonra tekrar buluşuyor ve gençlik yıllarındaki tutkulu ve acı dolu ilişkilerini hatırlıyor. iki kadın 20 yıl aradan sonra tekrar buluşur ve büyükada'da eski bir aşkın, eski bir büyünün peşinde, tek günlük bir yolculuğa çıkarlar.

Sen Ben Lenin, bir kasabanın umudu olan heykelin çalınmasıyla yaşananları konu ediyor. Bir sahil kasabasının tek kurtuluş umudu turizmdir. Tam da bu sırada dalgalar, kasaba sahiline ahşap bir Lenin heykeli getirir. Heykelin tursitlerin ilgisini çekmesinin ardından belediye heykeli meydana diker. Ülke gündeminde de yer alan bu heykel, herkesin dilindedir. Başbakan ve Rus heyeti ile birlikte görkemli bir açılışın planlandığı sırada Lenin heykeli çalınır. Tecrübeli komiser Erol ve genç komiser Ufuk, heykelin bulunması için Ankara'dan özel olarak görevlendirilir. Erol ve Ufuk'un heykeli bulmak için sadece on iki saatleri vardır. Eldeki delillerse kasabanın geçmişine uzanan bir yolun açılmasına neden olur.

Sabırsızlık Zamanı, Diyarbakır’ın yakıcı sıcağı altında yoksul bir kenar mahallede yaşayan iki kardeşin, mahallelerinin hemen yanındaki lüks sitenin havuzuna girme mücadelesidir. Okulda karşılarına çıkan havuz problemleriyle başı dertte olan bu iki kardeş için havuz gerçek yaşamlarında da bir takıntı haline gelir. Denkleştirdikleri parayla plastik havuz alıp içine girmeleri onları tatmin etmez. “Neden zenginler gerçek havuza giriyor da biz sahte havuza giriyoruz?” sorusu önünü alamadıkları bir hırsa dönüşmüştür. Yaptıkları planı devreye sokar ve lüks siteye girmeyi başarırlar. Havuzun bir ucunda elinde copla güvenlik görevlisi, diğer ucunda iki kardeş... Ne pahasına olursa olsun o havuza girilecektir, fakat unuttukları bir şey vardır.

Film Türkiye'nin 30'lardaki zamanlarını anlatıyor. Atatürk inklapları sonrası ülke devrimlere adaptasyon sürecindeyken, tıbbiyeli iki arkadaş Ahmet ve Refik Anadolu’yu gezmeye karar verirler. Bir  Ege kasabasında eski İttihatçılar’dan Haşim Bey onları konağında misafir eder. Haşim Beyin asosyal ve depresif kızı Elif, ile Refik birbirlerine aşık olurlar. Refik, idealleri uğruna Elif'i bırakıp Avrupa'ya gider. Ahmet de Elif'e tutulmuştur, ona yakın olabilmek için tayinini isteyip kasabaya yerleşir ama Elif'in gözü Refik'ten başkasını görmez ve yıllarca onu bekler. Yıllar sonra Refik, arkadaşının hastalığı dolayısıyla kasabaya tekrar gider ve büyük hesaplaşma başlar.

Sir-Ayet) Kocasının ölümünden sonra kendini toparlayamayan Hicran'ın en büyük destekçisi kızı Gizem'dir. Bir yıldır geçirdiği zor zamanların üstesinden gelemeyen Hicran, kızının tavsiyesi üzerine psikologa gitmeye başlar. İlaçlarını düzenli kullanmadığı için bir gelişme kaydedemeyen Hicran, şehir dışına çıkmanın kendisine iyi geleceğini düşünerek kızı Gizem'i İstanbul'da bırakarak farklı bir şehre gider. Gizem okulda olduğu sırada komşularından aldığı kötü bir haberle yanına 3 arkadaşını da alarak annesinin yanına gider, fakat gördüklerini sindirmek hiç de kolay olmayacaktır.Sir-Ayet 2) Zor günler geçiren ve başka çaresi kalmayan Bilal Ağa, bir anlaşma sonucunda lanetli bir servete sahip olur. Bilal Ağa pişman olur ve anlaşmadan vazgeçmek ister. Ancak bu isteği onun ölümüne sebep olur. Aynı köyde yaşayan iki genç ise, Bilal Ağa’nın altın dişlerine göz diker ve mezarını kazarak, altın dişleri alıp, paraya çevirirler. Lanetin yayılmasına neden olan bu hareket sonrası, virüs bulaşıcı bir hastalık gibi etraflarındaki herkese sirayet edecektir.Sir-Ayet 3: Ölü Doğan) Hazal beş yıl önce annesini kaybetmiştir. Bir klinikte doktor olarak çalışan Hazal, son zamanlarda annesini rüyalarında görmeye başlamıştır. Rüyalarında çok kötü halde olan annesi için endişelenen Hazal, evinde de garipler olduğunu sezer. Bu durum Hazal’ın psikolojisini çok kötü şekilde etkilemeye başlamıştır. Bu durum Hazal’ın arkadaşı Şenay’ın dikkatini çekmiştir. Bir gün ikisi birden Şenay’ın annesini ziyarete gider. Şenay’ın annesi Hazal’a yardım edebilecek bir şifacıyı tarif eder. Şifacı kadın Hazal’a yol gösterir ve Hazal artık geri dönülemez bir yola girer.

Dost Kazığı, balayına giden bir çiftin bu sırada bir yanlış anlaşılmadan dolayı ayrılmaya karar veren arkadaşlarını barıştırmaya çalışırken yaşadıklarını konu ediyor.